

Kısa bir süre önce Ayşe Arman yazdı, Limon Cafe Gümüşlük'te.Şöyle güzel böyle güzel ördekler, omletler ortam, manzara diye.. Kırk yılda bir Bodrum'a gitmişiz bu fırsat kaçmaz deyip pazar sabahı kendimizi oraya atıyoruz. İlk masayız, herkes esniyor, akşamki yağmur nedeniyle açıktaki masalar torbalara sarılmış. Hafif sonbahar kokan bir günün sabahında ne yesek diye menüye bakıyoruz. Kahvaltı tabağı ve otlu omleti paylaşmaya karar veriyoruz. Çeşitli yerel ekmekler, taze ve sıcak. İstanbul'da bulunması zor lezzette lor, taze, hafif tatlı ve yağı yerinde. Zeytinler yine değişik renklerde özenle yöresel zeytinyağına bulanmış biberiye ile süslenmiş.Çıtır simitleri, bazlamaları yağa banmadan olmaz. Peynirleri de tatmak beğendiklerimizi de layıkıyla yemek gerek, loru yemek için benim favorim üzerine reçel koymaktır. Mandalina reçelini üzerine bolca döküp yedik. Kendimi çimenlerin üstünde güneşlenip yuvarlanan karnı tok kediler gibi hissediyorum. Tepenin üzerindeyiz, müthiş bir deniz manzarası eşliğinde hediyelik için hazırlanıp ipe dizilmiş karanfil ve tarçınların kokusu rüzgarın etkisiyle burnumuzu yalayıp içimize doluyor. Bu kadar yemek yeter deyip yüzmeye Karaincir'e yola çıkıyoruz.