28 Temmuz 2009 Salı

Balıkçı Sabahattin


Sultanahmette kalan Amerika’lı konuğumuzu ağırlamak için seçtiğimiz yer: Balıkçı Sabahattin. Ahırkapının dar sokaklarında, eski Türk filmlerindeki çay bahçelerini anımsatan renkli ampüllerle süslenmiş, beyaz masa örtülü sıcak bir lokanta. Siyah beyaz, tekir, sarman kediler ayaklarımızın dibinde dolanıyor..

Mezeler yavaş yavaş geliyor.Deniz börülcesi, fava, közlenmiş patlıcan, beyaz peynir, yoğurtlu semizotu.”Tamam biraz ağırdan” diyoruz tamam hiç ısrar yok.Klasik balık lokantası usulü sürekli gelip yok ara sıcak yok balık diyip insanın canını sıkan garsonlar burada yok. Ne zaman arasanız varlar ama aramazsanız da sizi hiç rahatsız etmiyorlar.Ara sıcak çok istemediğimizi söyleyip sadece çocuklar için kalamar tava ve karides güveç söylüyoruz.Porsiyonlar tadımlık değil doyumluk geliyor ve çok lezzetli.Yabancı konuğumuz ızgara balık istiyor.Deniz levreği ve uskumru paylaşacağız.Kıvamında pişmiş, derisi çıtır, içi sulu soğumadan sofraya ulaşmış leziz balıklar.Tatlı, meyva ikramımız diyorlar biz patlamak üzereyken.Gelen dondurmalı irmik helvası Mehmet Yaşin’in tabiriyle damak çatlatan cinsten.Güzel bir yaz gecesinde Ahırkapı’nın tarihi atmosferinde bu nefis lezzetlerle olağanüstü zaman geçiriyoruz.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Bay Nihat-Cunda Adası


(Taş Kahve - Cunda)

Çok açız, bütün gün yüzdük, voleybol oynadık, denize daldık daldık çıktık, sonunda Bay Nihat’dayız. Rejimi falan unutup yiyip içeceğiz.Kızımızın vazgeçilmez seçimi semizotu salatası, girit mezesi, patates köftesi ve karışık salata… Sıradan mezeler gibi görünse de lezzetleri kullanılan zeytinyağından ve gösterilen özenden dolayı olağanüstüydü.Izgara deniz levreği kurutulmadan pişirilmiş, içi sulu, derisi çıtır bir haldeydi.İstanbuldakilere bunun nasıl pişirileceğini öğretmek gerekiyor. Derisi yanmış içi kupkuru balıklar önüme geldiğinde hakarete uğramışım gibi hissediyorum.Diğer deniz ürünlerine gelirsek ahtapot, karides, ve küçük kabuklulara; biraz değişik lezzetler denemek istemişler, güzel de olmuş sanırım ama ben deniz mahsüllerinde basitlikten yanayım.Tuz, limon ve z.yağı yeterli, kaşar peyniri, soya sosu gibi eklemeler pek hoşuma gitmiyor.Denizlerimizdeki balıklar da kabuklularda o kadar lezzetli ki bence simple is the best. Favori ahçım Jamie Oliver’ın da İtalya gezisinde İtalyanlarla en büyük anlaşmazlığıydı: Deniz ürünlerini soslayıp allayıp pullayalım mı yoksa basitçe z.yağı, limon ve tuz yeterli mi? Akdenizlilere kabul ettiremedi soslarını İngiliz Jamie. Ben de kabul edemedim, Akdeniz ruhu basitlikten yanadır…
Her neyse lor tatlısı ve sakızlı dondurma ile biten yemek gerçek bir şölendi.

Ortunç Otel Cunda


Ortunç’a ilk kez 12 yıl önce sezon dışı bir zamanda gelmiştik.Bakir doğası ve biraz ilkel şartları vardı şimdi ise cennetten bir parça.Plaj, isteyene çim, isteyene kum sunuyor. Duşlar, çocuk parkı tüm gereksinimler elinizin altında.Sadece bir gece kalacağız, keşke daha uzun kalsaymışız diye hissettik. Odaların önündeki küçük balkonlar asmalarla gölgelendirilmiş, üzümler sarkıyor.Bahçede incir ağaçları gölgelerinde oturmanızı bekliyor. Gece müthiş bir dolunay var.Ortunç koyunda yıldızlar ışıl ışıl ve ay denize düşüyor zeytin ağaçlarının altında, ne muhteşem bir coğrafyada yaşadığımızın bir kez daha ayırdına varıyoruz.. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel dolunay manzarasıydı.
Otel yenilenecekmiş, tek katlı odalar yıkılıp, iki katlı bir tesis kurulacakmış.Sonuçta, kar amaçlı bir işletme, asmalar,üzümler gidecek.Biraz üzüldük ama aynı ruhu taşıyan daha konforlu bir işletme olacağına inanıyorum.Kar amacı güderken,Ortunç umarım ruhunu kaybetmez.

17 Temmuz 2009 Cuma

Veli Usta'nın Yeri-Ayvalık



















İlk durağımız olan Ayvalık Ortunç Otel'e varmadan önce midemizin zillerinin çalmaya başladığını farkedip kendimizi Ayvalık Çarşısına attık. Esnaf bizi Veli Usta'nın Yeri'ne yönlendirdi. Küçük bir dükkan, z.yağlı yemekler yapıyor, girsek mi diye düşünürken kapısında lokantayla ilgili basında çıkan haberleri görüyoruz. Tamamdır, oturuyoruz. Siparişimiz, kabak çiçeği dolması, bamya, taze fasulye, izmir köfte, pilav ve cacıktan oluşuyor. Dört kişi olduğumuzu söylemeliyim. Klasik Ege usülü olarak z.yağlı yemekler de sıcak servis ediliyor ki bu bizim de favorimiz. Taze fasulye hafif kılçıklı olsa da diğer yemekler çok lezzetliydi.Özellikle kabak çiçeği dolması olağanüstüydü.Yemeğin üstüne yediğimiz lor tatlısı lorun o güzel süt kokusunu içeren hem hafif hem şerbetli bir tatlı. Yolunuz Ayvalığa düşerse mutlaka yiyin.