23 Ocak 2011 Pazar

Eyvah Eyvah



Film eleştirmeni değilim zaten amacım da filmi eleştirmek değil bende uyandırdığı izlenimleri yazmak. Çok sıcak ve doğal bir film. Ruh halinize bağlı olarak çok mesaj da bulabilirsiniz ya da 'bu filmin mesajı neydi' diye de düşünebilirsiniz ama yüzünüzün gülerek çıkacağınızdan eminim. Oyuncuların bir filmde oynadığı duygusunu hiç almadan, filmde rol alan her oyuncunun yeteneklerini, rol yapma güçlerini hayranlıkla, imrenerek izledim. Her yıl gittiğimiz Geyikli-Bozcaada bölgesinin muhteşem doğasını ve halkını bir de sinema gözüyle görünce niye oraya o denli bağlı olduğumuzu, niye eski bir dosta-arkadaşa özlemle kavuşma hasretiyle oraya gittiğimizi dönerken de niye için için üzülüp seneye bir daha gelme sözleri verdiğimizi anladım.

Yaklaşık onyıldır her yaz Bozcaada’ya gidiyoruz. Son birkaç yazdır Ata Demirer’ e de her akşam rastladık. Alçakgönüllü,sadece kendisi ve çevresiyle ilgili. Magazin sayfalarında rastladığımız ünlülerden çok farklı yapısı olan bir sanatçı. Hiç konuşamasak da ailece onu çok sevdik. Bir de yazmadan geçemeyeceğim, Müjgan rolünü oynayan Özge Borak, gözlerinin ışıltısı, yaydığı neşe ve pozitif enerjiyle gönlümü fethetti. Sadece filmde değil Beyaz Show’da da onu izledim, uzun zamandır bir oyuncuyla ilgili bu kadar içten duygular duymamıştım.

Filmden sonra eve döndük, evimizin dörtbir yanından üzerinde kırmızı kırmızı çeşitli inşaat firmalarının adını yazan vinçler görünüyor, kaçınca katta sonlanacağı bilinmeyen gökdelenler yükseliyor. Baktıkça umutsuzluğa kapılıp İstanbul için üzülüyorum. Anlıyorum ki ruhum Bozcaada- Geyikli’de kaldı, hani deniz kenarındaki bir ağacın altında birbirlerini çok uzun zamandır tanıyan arkadaşların herhangi bir yapmacıklığa kaçmadan çay bardaklarıyla içip eğlendikleri sahne… İçimde tekrar umudu hissediyorum.

6 Ocak 2011 Perşembe

Tarabya Kıyı


Geçen pazar teyzemin doğumgünüydü. 2 Ocak, yılbaşı akşamından hemen sonra olduğu için kutlaması zor bir gün. Ama hayata çok bağlı, aklından geçenleri pat diye söyleyip bizi zor durumlara sokabilen ve sekseninci doğum gününden sonra yaşını unutan, her zaman muzip çocuk bakışlarıyla etrafı izleyen teyzem bu kez doğum günü şerefine bizi yemeğe götürmek istediğini söyledi.




İlk aklıma gelen yer Tarabya Kıyı oldu ki teyzem balık hiç sevmez. Çünkü pekçok kez gittiğimizde gördüğümüz gibi, belli bir yaşın üzerinde çok misafiri olan bir yer. Boğazda oturan görmüş geçirmiş, tabi belli bir geliri olan, görgülü, mekana girince zarif bir baş işaretiyle afiyet olsun diyen müşteriler. Çalışanlar bu tarz müşterilere öyle alışkınlar ki ağır yürümeleri, biraz huysuzluk biraz kaprisleri hiç sorun olmuyor. Müşterilere öyle büyük bir hoşgörü ve anlayışla yaklaşıyorlar ki onlar da kendilerini çok özel, sanki eski güçlerine kavuşmuş gibi hissediyorlar.




Özetle, yemekler kesinlikle çok lezzetli, servis olağanüstü ama bu maddi yararların ötesinde bu yaşını başını almış büyüklerimize bu mekanın psikolojik yararı daha fazla oluyor. Fiyat kalite dengesini çok iyi oturtmuş bu güzel mekana tabi kendiniz de gidin ama büyüklerinizin özel günleri için mutlaka deneyin.